İlk Bilgisayarların Tarihi
İlk bilgisayarın kimin tarafından icat edildiği belirsiz bir konudur. Çünkü bilgisayar kavramı yoruma açıktır. Teknik olarak bir insanın bazı problemleri çözmesi için gerekli hesaplama yöntemleri geliştirmesi de bilgisayar olarak kabul edilebilir. İnsanlar hayatlarını kolaylaştırmak, savaşlarda başarı elde edebilmek için bu tarz geliştirmeler yapmıştır.
Fakat bu hesaplamaları mekanikleştirmek yani makinelere dönüştürmek için 1800 'lü yılların sonlarını beklemek gerekiyordu. "William ve James Thomson Kardeşler" belirli bir yerde karmaşık hesaplamalar yapabilen bir makine icat etti. Kimilerine göre 1876'da icat edilen, tekerlek ve disk mekanizmalarını kullanarak entegrasyon yoluyla diferansiyel denklemleri çözmeyi başarabilen bu diferansiyel analizör (aniliz yapan cihaz), ilk analog bilgisayar olarak kabul edilir.
1930'lu yıllarda "Harold Locke Hazen ve Vannevar Bush", MIT 'de (Massachusetts Institute of Technology) çalışırken diferansiyel analizör modelini daha da geliştirip farklı diferansiyel problemlerini daha pratik bir şekilde çözebilen bir makine icat ettiler.
Zaman ilerledikçe yapılan analog makineler, diferansiyel problemleri insanlardan daha hızlı çözmeye başladılar. Ama yinede ciddi bir dezavantajları vardı. Bir tür hesaplama yapmak için tasarlanmışlardı ve bir başkası için kullanılacaksa, dişlilerinin veya devrelerinin değiştirilmesi gerekiyordu.
1936 yılına gelindiğinde İngiliz bilim adamı "Alan Turing", devrim niteliğinde bir fikir geliştirdi. Genel amaçlı bir bilgisayarı neyin oluşturduğu ve nasıl çalışması gerektiğini anlatan yazısında, teorik olarak bir cihaz, talimatları uygulayarak akla gelebilecek herhangi bir matematiksel hesaplamayı gerçekleştirebilecekti. Bu makine sınırsız belleğe sahip olacak, verileri okuyacak, sonuçları yazacak ve talimatların bulunduğu programı depolayacaktı. Buna günümüzde Turing Makinesi, bu makineye uygulanabilen programlama dillerine ise Turing Complete (Turing Tamamlama) denmektedir.
"Turing Complete" hala günümüzde kullanılan evrensel bir kavramdır. Bir dil herhangi bir tasarlanmış programı çalıştırabilen tüm özelliklere sahipse o dil "Turing Complete" olarak isimlendirilir. Günümüzdeki bütün modern programlama dilleri "Turing Complete" 'dir. Çünkü geliştiricinin yaratmak istediği bütün programları çalıştırabilirler. Burada programdan kastımız Web Programlama, mobil programlama..vb değildir. İstediğiniz şeyi yazabilmek için dilin size imkan sunmasıdır. Yani dilin operatörler, koşullar, döngüler..vb ifadeleri kapsamasıdır.
Turing, bir bilgisayarın teoride nasıl görünmesi gerektiğini belirlemesine rağmen, onu uygulamaya koyan ilk kişi değildi. 1941'de "Konrad Zuse", ilk programlanabilir ve otomatik dijital bilgisayar olan Z3'ü yaptı.
Dünyanın başka yerlerinde de aynı zamanlarda devam eden benzer projeler vardı.
Bunların en önemlileri, 1944'te piyasaya sürülen IBM tarafından finanse edilen "Harvard Mark I", 1943 yılında Büyük Britanya'da geliştirilen Colossus ve ilk tam işlevsel elektronik olan ENIAC 'tı.
Turing, bellekte depolanan bir programa sahip olmanın, bilgisayarın kendisini çok daha hızlı bir şekilde değiştirmesine izin vereceğini önermişti. Bu fikirden yola çıkan "J.V.Neumann", ENIAC projesinde çalışırken depolanmış program hesaplama için uygun bir mimariyi sağlayan bir rapor hazırladı.
ENIAC projesi, bilgi işlem teknolojisinde bir sonraki büyük sıçramayı getirdi. Bu depolama yapabilen bilgisayarların başlangıcıydı. Daha öncesinde bilgisayarlar sabit programlarla çalışıyordu ve işlevlerini değiştirmek için insanlar tarafından yeniden kablolamak ve yeniden yapılandırılmak zorunda kalıyordu.
Transistörler ve Entegre Devre
ENIAC ve benzeri projeler bilgisayarların gelişiminde büyük katkı sağlasar da büyük problemleri vardı. Bunlardan en önemlisi yavaş olmaları, çalışması için çok enerjiye ihtiyaç duymaları ve çok yer kaplamalarıydı. İlk bilgisayarlar hacimli vakum tüpleri üzerinde çalıştığından, işlem hızlarını iyileştirmek için bilim adamları bir alternatif bulmanın arayışına gittiler.
1947'de "Bell Telephone Laboratories" 'deki bir grup bilim adamı, nokta temaslı transistörler adı verilen yeni bir teknoloji geliştirdi. Transistörler, vakum tüplerine göre çok daha küçüktü, daha güvenilirlerdi ve genel olarak çok daha az güç kullanıyorlardı.
Transistörleri icat eden William Shockley, John Bardeen ve Walter Brattain, bilgisayar ve elektronik teknolojisinde çığır açtıkları için 1956 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmışlardır.
Buradan ayrılan William Shockley, transistör teknolojisini daha da geliştirmek ve ticarileştirmek için bugün "Silikon Vadisi" olarak adlandırılan yerde kendi şirketini kurdu. Şirketinde çalışan elemanlardan biri olan Robert Noyce, transistörü ve diğer bileşenleri tek bir yerde sorunsuz bir şekilde birleştirmenin yollarını arıyordu. Buradan ayrılan Noyce, ilk önce ortağıyla "Fairchild Instrument" 'i, 1968 yılında da "Intel" 'i kurmuştur.
Robert Noyce gibi "Jack Kilby" 'de elektronik devrelerinin daha küçük ve tek bir yerde gruplamanın formülünü aramaktaydı. Sonunda "Entegre Devre" (IC - Integrated Circuit) kavramı ortaya çıktı. Günümüzde hala entegre devrenin kimin tarafından icat edildiği tartışma konusudur.
Entegre devrenin bulunması, teknoloji çağının başlamasına sebep oldu. Daha da geliştirilerek, her biri belirli bir mantık işlevini yerine getiren binlerce ayrı dijital devre ile yapılandırılmış ve milyarlarca transistörden oluşan "Mikro İşlemciler" icat edildi.